“Devletlerin refahı, parayla değil, adaletle ölçülür.” – Konfüçyüs

Adli Bilişim Uzmanı : Deliller Hukuki Olarak Sakatlandı

Adli Bilişim Uzmanı : Deliller Hukuki Olarak Sakatlandı

Davanın temelini oluşturan dijital deliller, bilinçli bir şekilde mi usulsüz toplandı? 

Davada sanık ve aynı zamanda Adli Bilişim Uzmanı Metin Y.’nin savunması, bu şüpheleri derinleştiriyor. Yargılama sürecinin en hassas noktalarından biri olan delillerin korunması, modern hukuk ve CMK’da hayati bir öneme sahiptir. Adli bilişim uzmanı olan sanık Metin Y.’nin mahkeme huzurundaki savunması, dijital delillerin toplanması ve incelenmesi aşamasındaki usulsüzlükleri gözler önüne serdi. Sanık Metin Y, hard diskler üzerinde yapılan işlemlerin hukuki bir dayanağı olmadığı gibi, delillerin güvenilirliğini sağlaması gereken temel adli bilişim kurallarının da ihlal edildiğini ifade etti.

Sanık Metin Yağcı’nın 11.05.2018 tarihli savunmasından:

“…Başkanım, dışarıdayken Adli Bilişim alanında doktora yapmaktaydım. Normal şartlarda doktoram 2017 yılında tamamlanacaktı. Dosya içeriğini incelediğimde, fotoğrafları ve tebliğ edilmeyen akar görüntüleri içeren hard diskin incelenmesinde bilişim verilerine ilişkin soruşturma aşamalarının, dijital imaj alma süreci başta olmak üzere, hem ulusal hem de uluslararası standartlara kesinlikle uyulmadığını görmekteyiz. En basit haliyle, CMK 134 açık şekilde ihlal edilmiştir. Tüm işlemler adli makamların talimatı olmadan gerçekleştirilmiştir. Ancak iş işten geçtikten sonra, adli makamların talimatı alınma gereği duyulduğu, iddia ve ek klasör içeriğinden anlaşılmaktadır.

Dosya içeriğinde yer alan tutanaklardan açıkça görülmektedir ki, hard disklerin imajı alınmadan, farklı tarihlerde Adli Bilişim uzmanı olmayan personelin — personelci dahil — diskleri elden ele dolaştırdığı anlaşılmaktadır. Oysa bir hard diskin imajının alınması işlemi, bir veya iki gün sürebilir. Ayrıca, dijital verilere ‘hash’ fonksiyonu uygulanması sonucunda bir ‘hash’ sonucu elde edilir ki, bu bir sayıdır. Örneğin, bir hard diskin hash sonucu 137.521 olsun; eğer bu diskte bir bitlik, yani bir harf kadar küçük bir değişiklik olursa, bu durumda hash sonucu — örneğin — 925.721 gibi tamamen farklı bir değer olacaktır.

Peki neden bu hash fonksiyonuna ihtiyaç duyulmaktadır? Çünkü dijital verilere, özellikle hard disklere yapılabilecek müdahalelerin önlenmesi için bu, bir güvenlik önlemidir. Terabaytlarca veriye sahip bir harddiskin hash fonksiyonu saniyeler içinde alınabilir. Ancak dosya içeriğine baktığımızda, bu hard diskler incelenirken hash fonksiyonunun dahi alınmadığını görüyoruz. Yani saniyeler sürecek bu işlem bile yapılmamıştır.

Sonuç olarak, aleyhime kullanılan söz konusu resimler ve akar görüntüler hukuki anlamda sakatlanmıştır. Bu nedenle, hukuken geçersiz hale gelen bu görüntüler hakkında yorum yapmayacağımı belirtmek istiyorum…”[1]

Sonuç olarak, dijital delillerin usulüne uygun olarak elde edilip edilmediği sorusu, davanın seyrini değiştirecek bir hal alıyor. Sanığın savunması, delillerin hukuki olarak sakatlandığını ve bu nedenle aleyhinde kullanılan görüntülerin hiçbir geçerliliği olmadığını ortaya koyuyor. Bu tespitler, adli süreçlerde dijital delil toplama standartlarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Böylesine hayati bir davada, sanığın mağduriyetine yol açan bu kritik usulsüzlükler göz ardı edilirken, adil bir yargılamadan söz etmek mümkün müdür?

Kaynaklar

[1] Metin Y.’nin 11.05.2018 tarihinde Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde verdiği beyanı

Yazarın Tüm Yazıları

SON YAZILAR