15 Temmuz Beştepe Jandarma Genel Komutanlığı davasının yargılama sürecinde, davada yargılanan Erdoğan Çiçek, savunmasını hazırlamak amacıyla ısrarlı taleplerine rağmen hakkında beyanda bulunan tanığın ifadelerine, Tandoğan’daki eve ait olduğu iddia edilen olay yeri inceleme tutanağına ve kamera görüntülerine erişemediğini mahkeme huzurunda beyan etti.
Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, söz konusu delillerin dosyada bulunmadığını belirten Çiçek, kendisine somut hiçbir fiziksel bulgu veya belge sunulmadan isnatta bulunulduğunu, bu nedenle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini savundu.
Erdoğan Çiçek’in Mahkemeye Sundukları:
Delil Erişim Talebi:
Çiçek, 4 Aralık 2017 tarihli dilekçesinde, hakkında beyanda bulunan tanığın soruşturma, kovuşturma ve duruşma ifadelerinin kendisine verilmesini, ayrıca aynı dosyada şahsına ilişkin bilgi veren tüm kişilerin beyanlarının paylaşılmasını talep ettiğini ifade etti. Ancak bu taleplere hiçbir şekilde dönüş yapılmadığını vurguladı.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Atıf:
Çiçek, AİHS’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma ve silahların eşitliği ilkesine atıfta bulunarak, tarafsız bir savunma için gerekli tüm belgelerin makul sürede kendisine sunulmasının zorunlu olduğunu belirtti.
Tandoğan’daki Eve Dair İddialara Cevap:
Çiçek, kendisine isnat edilen Tandoğan’daki bir adreste bulunduğuna dair iddiaların, hiçbir olay yeri raporu, kroki, video kaydı, tanık ifadesi ya da fiziksel bulgu ile desteklenmediğini söyledi. “Eğer bu eve girdiysem, orada saç telim, parmak izim ya da DNA’m olmalıydı. Ama yok. Çünkü ben orada bulunmadım” diyerek iddiaları reddetti.
Kurgulanmış Delil ve Medya Etkisi İddiası:
Çiçek, “A Haber’de yayınlanan belgesellerde ilk kez duydum bu Tandoğan adresini” şeklinde yanıtladığı Tandoğan’da bir evde bulunduğuna ilişkin iddiaların medya kaynaklı kurgularla oluşturulduğunu öne sürdü. Sözde “örgüt evi” anlatısının, sonradan oluşturulmuş bir senaryo olduğunu, bu anlatıya uyması için bazı kişilerin ifadelerinin işkenceyle alındığını iddia etti.
Erdoğan Çiçek ile Mahkeme Heyeti Arasında Geçen Diyalog:
“ERDOĞAN ÇİÇEK: Başkanım benim elimde belgeler olmadığı için ben belgeleri talep
ediyorum.
BAŞKAN: Tamam talep ettiğin bir şey varsa hala sana tebliğ edilmeyen yap şimdi. Bunları
anlatmaya gerek yok tekrar.
ERDOĞAN ÇİÇEK: Başkanım sizde diyorsunuz ki Tandoğan adresinde bulunduğuna ilişkin
iddialara yönelik olarak yapmış olduğum talep ve istemlerin mevcut delil durumu itibariyle
neticeye etkisi olmaması nedeniyle reddine demişsiniz benim artık bu belgelere
ulaşmamın imkânı yok. Şimdi zaten burada kesmişsiniz. Ben esasta neyi savunacağım ki.
Neyi savunabilirim ben…”
15 Temmuz darbe davalarındaki yargılamaların maddi gerçeklere ve sabit delillere göre yapılmadığı çok açık. Söz konusu davaların basında çıkan haberlere ve işkence ile alınan tanık ifadelerine dayandırıldığı duruşmaları takip edenlerin dikkatini çeken hususların başında geliyor. Hal böyle olunca maddi gerçeği aramak ve suçsuzluğunu ispat etmek sanıklara ve avukatlarına düşüyor.
Mahkeme heyetinin bu konudaki tutumu yargılamaların tarafsız yapılmadığının kanıtı niteliğinde. Gazete haberini gerçekmiş gibi sunup sanıklardan savunma yapmasını isterken, konuya ilişkin mahkemeden delil talep eden sanıkları konuyu uzatmakla ve değiştirmekle suçluyorlar. Halk diliyle, basın yoluyla ve tanık ifadeleriyle atılan çamurun, mahkemeler tarafından sanıklarda iz bırakmasına çalışılıyor.
Kaynak:
Erdoğan Çiçek’in 2017–2019 tarihli savunma tutanakları, Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi, SEG-BİS kayıt çözümlemeleri ve duruşma zabıtlarından derlenmiştir.