“Devletlerin refahı, parayla değil, adaletle ölçülür.” – Konfüçyüs

Kendi Kendini İmha Eden Delil: MİT Belgesi

Kendi Kendini İmha Eden Delil: MİT Belgesi

Bir ceza davasının temelini oluşturan soruşturma belgesinin, büyük harflerle “İSTİHBARİ NİTELİKTE OLAN BU BİLGİLER HUKUKİ DELİL OLARAK KULLANILAMAZ” ibaresi yazılı bir bilgi notuyla başladığını biliyor muydunuz?

Kulağa ne kadar inanılmaz gelse de, Jandarma Genel Komutanlığı, Muhabere Elektronik Sistemler Daire Başkanı Jandarma Mühendis Albay  Şükrü Demirtürk’ün savunması, yargılandığı Beştepe Jandarma Genel Komutanlığı Soruşturma Dosyasının tam olarak böyle bir belgeyle – Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından hazırlanmış bir “Bilgi Notu”yla – başladığını ortaya koyuyor. Bu durum, hukukun en temel ilkesinin, yani istihbari bilgi ile hukuki delil arasındaki kesin çizginin, soruşturma makamlarınca hiçe sayıldığını gözler önüne seriyor.

Jandarma Mühendis Albay Şükrü Demirtürk’ün Mahkeme Beyanından:

“…Şimdi  başkanım  bu  soruşturma  dosyasının  en  başına  baktığımızda en  başta bu soruşturma dosyası Milli İstihbarat Teşkilatının hazırladığı bir bilgi notuyla başlatılıyor. Bu bilgi notunun ekine de koymuşlar soruşturma dosyasının bu bilgi notunun her sayfasında büyük harflerle diyor ki “istihbari nitelikte olan bu bilgiler hukuki delil olarak kullanılamaz, dökümante edilerek kullanılmak istenildiğinde metine bahis konusu edilen hususlar kaynak gösterilmeden ilgili kurum ve kuruluşlardan sorularak belgelenir. Bu nedenlerle soruşturma dosyasında hakkımda iddia edilenlere mesnet olan gerek HTS kayıtları gerekse bu bilgi notundaki hususlar hukuken sakatlanmıştır…”[1]

Devletin Kendi Uyarısını Hiçe Sayması

Jandarma Mühendis Albay Şükrü Demirtürk’ün bu beyanı, skandalın boyutunu gözler önüne seriyor. Devletin kendi istihbarat birimi, adli makamlara deyim yerindeyse açıkça “Bu kağıdı delil olarak dosyaya koyamazsın. Eğer buradaki iddiaları kullanmak istiyorsan, git kendi soruşturmanı yap ve bu bilgileri yasal yollarla, bizden hiç bahsetmeden kendin belgele.” demektedir. Ancak savunmada da belirtildiği üzere, soruşturma makamları olması gerekenin tam tersini yapmış; bu notu ve içindeki teyit edilmemiş iddiaları doğrudan soruşturmanın ve suçlamaların temeli haline getirmişlerdir.

Bir istihbarat notunun, üzerindeki açık yasağa rağmen delil olarak kullanılması, bir dizi ağır hak ihlali ve kanunsuzluk doğurur:

  • Hukuka Aykırı Delil (CMK Madde 217): “Delil olarak kullanılamaz” şeklinde damgalanmış bir belge, ceza yargılamasında kullanıldığı anda “hukuka aykırı delil” haline gelir. Bu delile dayanan hiçbir işlem (gözaltı, tutuklama, sorgu) ve sonuç (iddianame) meşru değildir.
  • Adil Yargılanma Hakkının İhlali (Anayasa Madde 36, AİHS Madde 6): Bir sanığın, kaynağı belirsiz, doğruluğu şüpheli ve kanunen delil niteliği olmayan istihbari bilgilere karşı savunma yapmaya zorlanması, adil yargılanma hakkını temelinden dinamitler. Jandarma Mühendis Albay Şükrü Demirtürk somut delillere karşı değil, bir “duyuma” karşı mücadele etmek zorunda bırakılmıştır.

Bir devletin kendi istihbarat biriminin, adli makamlara açıkça ‘delil olarak kullanma’ uyarısı yaptığı bir belgeyi, bir ceza davasının temeli yapmak, o yargılamayı daha en başından gayri meşru kılar. Böyle bir başlangıç, üzerine inşa edilen tüm soruşturma ve kovuşturma adımlarını – her sorguyu, her tutukluluk gününü, her iddiayı – hukuki bir temelden yoksun bırakır.

Çünkü hukukun en temel ilkeleri, bir suçlamayı ne pahasına olursa olsun ispatlama hedefiyle göz ardı edildiğinde, adalet yerini keyfiliğe bırakır. Süreç, gerçeği arayan bir yargılama olmaktan çıkıp, sonucu önceden belirlenmiş bir senaryonun sahnelendiği bir tiyatroya dönüşür.


Kaynaklar [1] Şükrü DEMİRTÜRK’ün  Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma beyanları.

Yazarın Tüm Yazıları

SON YAZILAR