15 Temmuz: Söz şimdi Jandarma’da
15 Temmuz 2016…
Türkiye’nin yakın siyasi tarihindeki en büyük kırılma noktası. Bugün içinde bulunduğumuz ve her geçen gün daha da derinleşen adaletsizlik sürecinin başlangıç günü.
15 Temmuz hakkında bugüne kadar çok şey söylendi. Aradan geçen dokuz yıla rağmen bu trajik süreç hâlâ sisli, hâlâ tam anlamıyla aydınlatılamamış bir olaylar yumağı olarak karşımızda duruyor.
Resmi söyleme göre 15 Temmuz, halkın karşı duruşu ile başrolünde olduğu bastırılmış başarısız bir darbe girişimi olarak kabul ediliyor. Ancak toplumun geniş kesimlerinde, 15 Temmuz’un arka planında normal yollarla tasfiye edilemeyecek ya da tasfiye edilmeleri çok uzun süreler alacak insanların, hukukun rafa kaldırıldığı bir düzlemde, önceden hazırlanmış listelerle tasfiye edilebilmeleri için planlanmış dört başı mamur bir istihbarat operasyonu olduğu yönünde güçlü bir kanaat oluşmuş durumda. Bu kanaatle birlikte, 15 Temmuz’un zaman içinde üstü kapatılması ve deyim yerindeyse “fazla kurcalanmaması” gereken bir meseleye dönüştürüldüğü de açıkça görülüyor.
Öyle ki, 15 Temmuz gerçekten bir darbe girişimi olarak kabul edilse dahi, doğrudan siyasi, askerî ve istihbarî sorumluluğu bulunan kişilerden hiçbirinin mahkemelerde ifade vermemiş olması, yaşananların ne denli karanlık ve sorgulanması gereken bir tablo oluşturduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Dahası, olayın hemen ardından kurulan ve kamuoyunda büyük bir beklentiyle takip edilen TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu, çalışmalarını aceleyle tamamlamış; ancak ortaya koyduğu raporun resmiyet kazanmasını engellemek adına yayımlamaktan özellikle kaçınmıştır.
15 Temmuz gibi ülke tarihini derinden etkileyen bir olayın derinlemesine soruşturulmasına engel olunması, kamuoyunun duruşmalara ilgisinin özellikle dağıtılarak başka yönlere kanalize edilmesi, bugün yaşadığımız adalet krizinin en açık göstergelerindendir.
Kısacası, 15 Temmuz hâlâ gerçek anlamda yargılanmadı.
Adalet yerini bulmadı.
Adalet arayışı sürüyor.
Tüm bu hukuksuzluk ve kaos ortamında cezaevlerine konulmuş ve mahkemelerde yıllardır adalet diye haykıran bir kesimin sesi ise hiç duyulmadı. Onlar, 15 Temmuz’un ilk ve en yakın şahitleri, kimilerine göre vatan haini kimilerine göre ise o akşam göğüslerini vatanları için siper etmiş ve ülkenin geleceği için kendilerini feda etmiş birer kahraman olan askerler..
İşte biz de bunun için buradayız:
“Adalet Devriyesi”, 15 Temmuz’un gölgede kalan, yok sayılan, doğrudan suçlu ilan edilen, işkence ve kötü muamelelere maruz bırakılan eski Jandarma personelinin sesini duymak ve duyurmak için yola çıkıyor.
Bu platformda onların gözünden ve tanıklıklarından hareketle 15 Temmuz’u yeniden soruşturacak; yaşananları kamuoyunun vicdanına sunacağız.
Adalet Devriyesi, meslek hayatını “Jandarmadır ulaştıran adaleti her yere” düsturuna adamış bir grup eski Jandarma personelinin, ülkede yok edilen adalet duygusunu yeniden yeşertmek ve ayağa kaldırmak için yıllar sonra yeniden göreve çıkışıdır.
Göstermelik yargılamalarla hukukun ve kanunların askıya alındığı, geniş kitlelerin de bu duruma sessiz kaldığı bir ortamda, kamuoyunun gözünden kaçırılmış 15 Temmuz yargılamalarını yeniden mercek altına alacağız.
Olayların birinci şahitlerinin seslerine kulak verecek, onların maruz kaldığı:
- Hukuksuzlukları
- İşkence ve kötü muameleleri
- Kurulan kumpasın izlerini
belgeler, duruşma tutanakları ve doğrudan tanıklıklar aracılığıyla gün yüzüne çıkarmaya çalışacağız.
Bu amaçla, olayları açık kaynaklardan ve yargılama/dava dosyalarında yer alan resmi belgelerden hareketle aktarırken; millet adına karar vermekle yükümlü oldukları halde iktidarın etkisinde kalan ve bağımsız karar veremeyen mahkemelerin yerine son kararı kamuoyunun vicdanına bırakıyor olacağız.
Siz değerli okuyucularımızın da desteğiyle adalet arayışı çabasına küçük de olsa bir katkı sunmak ve ülkede adalet duygusunun yeniden yeşermesine vesile olmak istiyoruz.
Biz hazırız. Siz de hazırsanız, başlıyoruz.
Adalet Devriyesi yeniden göreve çıkıyor!